Senet imzalarken kalemi kim veriyorsa dikkat et!
Günlük hayatın içinde sıradan görünen bir kalem, sizi milyonlarca liralık bir borcun içine sokabilir. Üstelik siz imzanızı attıktan sonra ortada ne yazı kalır, ne de imza… Bu yazıda son zamanlarda artan bir dolandırıcılık yöntemini, halk arasında “uçan kalem” olarak bilinen yöntemi anlatıyoruz.
Uçan Kalemle Nasıl Dolandırıcılık Yapılıyor?
Bu yöntemde, görünüşte sıradan bir tükenmez kalem kullanılıyor. Ancak kalemin içindeki mürekkep, zamanla ya da UV ışıkla buharlaşacak şekilde özel olarak tasarlanmış. Bu kalemle senet, sözleşme veya başka bir ticari evrak imzalatılıyor. Siz belgenin altına imzanızı atıyorsunuz, ama birkaç gün ya da birkaç hafta içinde kağıttaki tüm yazılar kendiliğinden siliniyor. Geriye sadece boş bir kağıt kalıyor.
Ancak olay burada bitmiyor.
Dolandırıcılar, sizin imza attığınız bu boş belgeyi daha sonra istediği şekilde dolduruyor ve milyonlarca liralık borçluymuşsunuz gibi işlem başlatabiliyor. Bu belgelerle icra takibi, teminat, hatta ceza soruşturması bile başlatılabiliyor.
Gerçekten de Mürekkep Uçsa Bile Kalem İzi Kalmaz mı?
Bu noktada birçok kişi, “Ama kalemin baskısı kâğıtta kalır. İmza izi çıkar” şeklinde bir karşı görüş dile getiriyor. Evet, teorik olarak haklısınız. Bazı kalemlerde yazı uçsa bile fiziksel baskı izleri kâğıt üzerinde kalabilir. Ancak bu izlerin tespiti özel teknik incelemeler gerektirir.
Peki bu izler ispat için yeterli midir?
Şunu açıkça belirtelim:
– Her savcı bu tarz teknik bir olasılığı dikkate almaz.
– Dosyaya bilirkişi atanması tamamen takdire bağlıdır.
– Bilirkişi atansa bile yazının geri getirilebilmesi, kullanılan cihaza, yöntemlere ve uzmanlığa bağlıdır.
– Hangi tür mürekkep kullanıldığı, kağıdın yüzeyi, yazının yönü gibi onlarca değişken bu süreci etkiler.
Yani, “Nasıl olsa baskı izi çıkar” demek aşırı teknik bir iyimserliktir. Pratikte çoğu zaman bu izler yeterli görülmez. Delil niteliği taşıyan bir belge için görünür, okunabilir ve net yazı şarttır. Mürekkebi olmayan bir yazı, mahkemede veya savcılıkta eksik delil anlamına gelir.
Bu Tuzağa Düşmemek İçin Ne Yapmalıyım?
Çok basit: Kendi kalemini kendin getir.
Bir sözleşme, senet veya herhangi bir yazılı belge imzalayacağın zaman, mutlaka kendi kalemini kullan. Bu küçük tedbir, seni onlarca teknik ayrıntıya bağlı bir hukuk mücadelesinden kurtarır.
Özellikle ticaret yapanlar, galericiler, esnaflar, kefil olanlar, vekalet verenler… Siz bu risk grubundasınız.
Bir imza sadece kalem darbesi değildir; bazen hayatı değiştiren bir kararın altına atılmış damgadır.
Yazı Uçar, İmza Kalmazsa Ne Olur?
Bu tür dolandırıcılık olaylarında çoğu zaman insanlar “Ama ben o kâğıdı imzalamadım ki!” dese de ellerinde bunu kanıtlayacak somut hiçbir şey kalmaz.
Savcıya gidildiğinde, ortada görünür yazı ya da imza olmadığından delil yetersizliği oluşur ve kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde kararlar verilebilir. Deliliniz yoksa, hakkınızı aramak da mümkün olmayabilir.
Kalem Küçük, Zararı Büyük
5 TL’lik bir kalemle sizi milyonlarca liralık bir borcun altına sokabilirler.
Bu dolandırıcılık türü az biliniyor ama mağdur sayısı hızla artıyor.
Eğer siz de bu tür bir tuzakla karşılaştıysanız, derhal bir avukata başvurun.
Ancak en önemlisi: önlem almak, çözüm aramaktan daha ucuzdur.
Yazı uçar, söz uçar, imza silinir… ama mağduriyet kalır.
O yüzden unutma:
Kalem seninse, imza da senindir. Kalem onlardansa, imza da onlara dönebilir.