Ortaklığın Giderilmesi Davası Açsak Yerler Ucuza Mı Satılır?
Ortaklığın giderilmesi yani İzaleyi Şuyu davaları, özellikle tarla ve arsaların paylaşımı söz konusu olduğunda, birçok yanılgı ve yanlış anlamaya sebebiyet verebilmektedir.
Halk arasında, bu tür davalarda gayrimenkullerin genellikle ucuza satıldığı ve gerçek değerinin yarısına bile ulaşamadığına dair bir algı bulunmaktadır. Ancak, bu algının gerçek durumu yansıtmadığını ve her durumun kendine özgü koşulları olduğunu vurgulamak gerekir.

Gayrimenkul Değerlemesinde Yanılgılar ve Gerçekler
Yaygın inanışın aksine, ortak mülkiyetin giderilmesi sırasında satılan gayrimenkuller her zaman düşük fiyata gitmez. Gerçekte, bir gayrimenkulün değeri birçok faktöre bağlıdır:
- Konum: Gayrimenkulün bulunduğu yer, değerinin belirlenmesinde en önemli faktördür. Merkezi konumlar, ulaşım olanakları, çevresel faktörler gayrimenkulün değerini önemli ölçüde artırabilir.
- Talep: Bölgedeki talep düzeyi, gayrimenkulün değerini etkileyen bir diğer önemli unsurdur. Yüksek talep gören bölgelerde gayrimenkuller, izaleyi şuyu durumunda dahi yüksek fiyatlara satılabilir.
- Piyasa Koşulları: Ekonomik faktörler ve piyasa koşulları da gayrimenkul fiyatlarını etkileyen unsurlardandır. Ekonomik istikrarın olduğu dönemlerde gayrimenkul fiyatları genelde daha yüksektir. Faizlerin arttığı dönemlerde para akışı mevduat hesaplarına olduğu için izaleyi şuyu davalarından satılan yerlere fazla talep olmayabilir.

Yüksek Fiyata Satılan Yerlere Bazı Örnekler
Arsa ve tarım arazisi satışlarında, imar durumu, gelecekteki imar potansiyeli, ana yol yakınlığı ve tarım için uygunluk gibi özellikler çok önemlidir. Arsa için, imar durumu yapılaşmayı, imar potansiyeli değer artışını belirler. Ana yol yakınlığı ise ulaşımı kolaylaştırır. Tarım arazilerinde, çevredeki diğer tarım alanlarına yakınlık, köy merkezine erişim ve sulama imkanları değeri artırır. Bu faktörler, hem arsa hem de tarım arazilerini alıcılar için cazip kılar ve yüksek fiyatlara satılmasını sağlar.





Neden Ucuza Gider Algısı Var?
Bazı gayrimenkullere talep olmayabilir ve kuş bile uçmayan uzak bir noktada olabilir. Ortaklığın giderilmesi davasında muammen bedelin yarısından satışa çıkan taşınmaz eğer başka alıcı çıkmazsa yarı fiyatının biraz üzerine satılabilir.
Ancak burada kaçırılan nokta, gayrimenkul zaten talep görmeyen bir lokasyondaysa ilana koyup satmak da çok zor olacaktır. Ayrıca onlarca hissedarın fiyat konusunda anlaşıp imza için tapu müdürlüğüne gelmesi de pek mümkün görünmüyor.

Ortaklığın Giderilmesi Davalarında “Ucuza Gidiyor” Algısının Nedenleri İhaleye Çıkan Yer Ucuza Mı Gider?
“Kuş Bile Uçmayan” Lokasyonlar
Bazı gayrimenkuller, “kuş bile uçmayan” denilebilecek kadar uzak veya talep görmeyen lokasyonlarda bulunabilir. Bu tür yerlerde gayrimenkul değeri zaten düşük olup, ortaklığın giderilmesi sürecinde bu değerin daha da düşmesi kaçınılmazdır.
Örneğin, Kars’ın bir köyünde bulunan ve hiçbir ulaşım imkanına yakın olmayan bir arazi düşünün. Bu arazi, ortak mülkiyetin giderilmesi durumunda, İstanbul’da bir semtte bulunan bir daireye göre çok daha düşük bir fiyata satılacaktır.

Muammen Bedel ve Alıcı Çıkmama Durumu
Ortaklığın giderilmesi davasında, bir taşınmazın muammen (tahmini) bedeli belirlendikten sonra, eğer başka bir alıcı çıkmazsa, bu mülk genellikle yarı fiyatının biraz üzerinde bir bedelle satılabilir. Bu durum, özellikle talep görmeyen lokasyonlarda daha sık rastlanan bir senaryodur.
Kırsal bir alanda, büyük şehirlere uzak bir konumda bulunan yolu olmayan, suyu olmayan bir tarla düşünelim. Bu tarla, ortak mülkiyetin giderilmesi sürecine giriyor ve muammen bedeli belirleniyor. Ancak, tarlanın uzak konumu ve ulaşım zorlukları nedeniyle, bölgeye yatırım yapmak isteyen veya tarım yapmayı düşünen az sayıda alıcı bulunuyor.
Bu durum, ortaklığın giderilmesi sürecinde mülklerin “ucuza gittiği” algısını yaratır. Özellikle, talep görmeyen lokasyonlarda ve az sayıda potansiyel alıcının olduğu durumlarda, mülkler genellikle beklenenden daha düşük fiyatlara satılabilir. Bu, hem mülkün konumundan hem de piyasa dinamiklerinin etkisinden kaynaklanır.

Hissedarların Aralarında Anlaşmaları ve Davasız Mirası Paylaşmaları
Ortaklığın giderilmesi sürecinde, belki de en büyük meydan okumalardan biri, onlarca hissedarın ortak bir noktada buluşması ve tapu müdürlüğüne gitmesidir. Bu, kumdan kale yapmaya çalışmak gibidir; her an dağılabilir, her an yıkılabilir.

Her bir hissedar, farklı hayat hikayeleri, beklentileri ve ihtiyaçlarıyla bu sürece katılır. Kimi acil nakit ihtiyacı içindedir, kimi yıllardır beklediği bir mirasın peşindedir. Kimi, topraklara bağlı anılarıyla vedalaşmaya hazır değildir. Bu, bir nevi duyguların, ihtiyaçların ve hayallerin harmanlandığı bir süreçtir.
Hadi diyelim ki, tüm hissedarları bir araya getirdiniz. Tapu müdürlüğünün soğuk koridorlarında, her bir hissedarın yüzünde farklı bir ifade, farklı bir beklenti. Ve o kritik an geldiğinde, bir hissedar, “Ben imza atmıyorum” dedi mi? İşte o an, tüm çabalar, tüm umutlar suya düşer. Bu durum, bir ailenin yıllarca süren bekleyişinin, umutlarının, hayallerinin bir anda yok olması demektir.
Bu sürecin uzaması, sadece maddi bir kayıp değil, aynı zamanda duygusal bir yıkım da beraberinde getirir. Yıllarca satılamayan bir taşınmaz, bir ailenin kaderini, geleceğini değiştirebilir. Her geçen gün, o taşınmaz sadece bir mülk olmaktan çıkar, bir ailenin dağılmasının, hayallerinin yarım kalmasının simgesi haline gelir.
Bu yüzden, ortak mülkiyetin giderilmesi sürecinde, bir avukat olarak bizlere düşen, sadece hukuki bir süreci yönetmek değil, aynı zamanda bu duygusal labirentte bir yol gösterici olmaktır. Her hissedarın sesini duymak, her birinin ihtiyaçlarını anlamak ve onları adil bir çözüme ulaştırmak bizim asli görevimizdir. Bu süreç, sadece mülklerin satışı değil, aynı zamanda insanların hayatlarının yeniden şekillendirilmesi anlamına gelir.
